Sibernetik Sanat
Nam June Paik • 06.05.2022
Sibernetik sanat çok önemlidir, fakat sibernetik hayat için sanat çok daha fazla önemlidir. Ve ikincisinin sibernetikleştirilmeye ihtiyacı yoktur.
(Belki de George Brecht’in sadeliği [simplissimo] bunun upuygun örneğidir.)
Ama eğer ki [Louis] Pasteur ve [Maximilien] Robespierre, bir zehre yalnızca belirli bir yerleşik [built-in] zehir aracılığıyla direnebileceğimiz hususunda haklıysa, o zaman sibernetik hayatın neden olduğu bazı özgül gerilimlerin giderimi de bu duruma uygun olarak sibernetik şok ve arınma [catharsis] gerektirecektir. Video kaset ve katot ışınlı tüple yaptığım çalışmalar beni buna ikna etmiş bulunuyor.
Saf ilişkilerin ya da ilişkilenişin kendisinin bilimi olan sibernetik, kökenini karmada bulur. Marshall McLuhan’ın ünlü deyişi “Araç mesajdır”, Norbert Wiener tarafından 1948 yılında “Mesajın gönderildiği sinyal, mesajın gönderilmediği sinyal kadar önemli bir rol oynar” şeklinde formüle edilmiştir.
Nasıl ki happening çeşitli sanatların bir füzyonuysa, sibernetik de mevcut bilimler arasındaki ve içindeki sınır bölgelerinin bir istismarıdır.
[Isaac] Newton’un fiziği bir güç mekaniğidir ve uzlaştırıcı olmayan, güçlünün zayıfı malup ettiği iki taraflı bir sistemin ifadesidir. Ancak 1920’de bir Alman dahi bu iki güçlü kutup (katot ve anot) arasına bir vakum tüpünde ufacık bir üçüncü taraf (ızgara) yerleştirdiği zaman, insanlık tarihinde ilk defa zayıfların güçlüleri yenmesi mümkün olmuştur. Budist bir “üçüncü yol” olabilir, ama ne olursa olsun bu Alman buluşu sibernetiğin keşfine, son savaşta İngiliz göklerindeki Alman uçaklarını vurmak için doğan sibernetiğe yol açmıştır.
Budistler de der ki,
Karma samsara’dır.
İlişkilenme ruhgöçüdür.
Açık devreler içerisinde yaşıyoruz.
Bu metin, Nam June Paik’ın “Cybernated Art” başlıklı metninin Hasan Cem Çal tarafından Türkçeye çevrilmiş hâlidir.